15 Kasım 2014 Cumartesi

Zaman Hep Aynı

Zaman akıp gidiyor
İnsanoğlu anlayamıyor zaman nasıl bu kadar hızlı ilerliyor
Zamanda değişen tek şey takvim yaprakları
Hayat hep aynı
Zaman ölümsüz
İnsanoğlu ölümlü
Bizi hep yarı yolda bırakıyor
Zamanın gücü
Sen değişiyorsun,büyüyorsun
Zaman hep aynı
Hiç değişiyor mu altmış dakika,altmış saniye,altmış salise
Ama sen ölüyorsun
Belkide farkında olmadan sana vaat edilen zamanı da öldürüyorsun
Uzun bir sonbahar gecesi
Işıkların kapalı,dışarıda yağmur sesleri
Ve sen saatin tik taklarını duyuyorsun
Ölüm yaklaşıyor farkındasın 
Ama elinden de bir şey gelmiyor
Zaman hiç yaşlanmıyor
Sadece bizi yaşlandırıyor
Kalp atışım bile yetişemiyor zamana
Hayallerin,umutların gerçekleşmedikçe
Ne faydası var ki zamanın insana
Zaman hep aynı
Değişen tek şey yaşamın farkı

11 Kasım 2014 Salı

Umduğumdan Daha Güzelmiş Üniversite

Okulumu çok seviyorum.Hayalimdeki üniversite farklıydı.Kazandığım üniversiteyi duyunca üzülmüştüm gerçekten.Ne kadar da yanılmışım.Arada insan ön yargılarını bir tarafa bırakıp öyle düşünmeyi bilmeli.Arkadaşlarımı çok seviyorum.Bana her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar sağ olsunlar.Lisedeki gibi bir gruplaşma söz konusu değil en önemlisi.Herkes birbiriyle arkadaş,kimse kimsenin arkasından konuşmuyor.İnsanlar birbirlerine değer veriyor.Ama ben bazen yine de umursanmıyormuşum gibi hissediyorum kendimi.Galiba saçma sorular sorarak uzaklaştırıyorum kendimi insanlardan.Kendime biraz çeki düzen vermeliyim.Çünkü artık büyüdüm ve resmen bir üniversiteliyim.Üniversitem eğitim fakültesi ve dersliklerde ders işliyoruz.Amfilerde okumak isterdim.Ama böyle derslikte olmak daha iyi.Profesörlerimiz biraz ilginç olsalar da yine de çok seviyorum hocalarımı.Bölümümü seçerken çok kararsızdım,tarih öğretmenliğini daha çok istiyordum.Fakat derslerimi,arkadaşlarımı ve hocalarımı çok seviyorum.Şimdi iyi ki bu okuldayım diyorum içimden.Geçen gün yazılı anlatım dersinde hoca okulumuz,hocalarımız ve derslerimiz hakkında bir kompozisyon yazmamızı istedi.Ben tercihlerden başlayıp,üniversiteyi kazandığımda yaşadığım hayal kırıklığını ve sonra okulumu çok sevdiğimi yazdım.Umarım beğenir hoca.
 Geçen cuma Ezgi bana İngilizce çalıştırdı.Yahu bir insan hiç mi bir şey anlamaz bu dersten.Kız bana resmen bir saat simple present tense'i anlattı.Bana bu kadar katlanan tek insan.Lisede yanına oturduğum,üç senedir tanıdığım ve teneffüste sürekli birlikte gezdiğim arkadaşım bana on beş dakika anlatıyordu sadece.Ezgi'yi ise şunun şurasında sedece üç aydır tanıyorum.O da benim zorlamam sayesinde.En sonunda Ezgi bana 'Sen çok inatçısın,kendini ben yapamam diye kapatıyorsun,anlamıyorsun'dedi.Aslında çok inatçı değilimdir,kendimce.Sosyoloji sınavım hariç İngilizce sınavım bile güzel geçti.Finallerin bu kadar kolay olmayacağını söylüyor hocalar.Hiçbir dersten kalmak istemiyorum.Nedense çalışmakta gelmiyor içimden.Beynim ve ruhum artık yorulmuş gibi.Anneme sorsan ohoo ben sizin yaşınızdayken deyip başlar gençliğini anlatmaya.Keşke bende öylesine dinamik olabilsem.Olamıyorum işte,çok sıkıldım hayattan ve insanlardan. 
 Canım annem, hayatta en büyük destekçim.O olmasaydı buralara kadar gelemezdim ben.Çocukken hiç unutmuyorum,kalemi defteri fırlatıp'okumayacağım ben'diye haykırdığımı.Çocukken sağlık problemim vardı,hastahaneye gitmekten okula gidemezdim.Eğer o gün annem son ders son derstir deyip elimden tutup da o son derslere götürmeseydi beni belki bugün burada bile değildim ben.Hayatta her şeye rağmen tüm yokluğa rağmen dimdik ayakta durabiliyor annem.En azından öyle her şeyi benim gibi umursayayım demiyor.Her şeye rağmen bende onun gibi olmak istiyorum.Öylesine dimdik ve öylesine yıkılmaz.

6 Kasım 2014 Perşembe

BİR 10 KASIM GÜNÜ

Bir 10 kasım günü
Bırakıp gittin Türk milletini
Oysa ben hiç göremedim seni
Ama seninde dediğin gibi
Beni görmek demek behemahal yüzümü görmek değildir.Benim fikirlerimi,benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.

Hayatım boyunca asla unutmayacağım seni,
Bize Türk milletine emanet ettiğin ilkeleri,
Gözlerindeki o ışıktan aldığım ilhamla hep gideceğim ileri.

Bir 10 kasım günü
Gözlerini yumdun hayata,
Yas içindeydi bütün dünya,
Türkiye Dolmabahçe'de veda ediyordu sonsuz Ata'ya



1 Kasım 2014 Cumartesi

'Aşk'tan muhabbetler


Yaşım on dokuz ve ben o kadar geç kalmışım ki hayata.Daha yeni başlıyorum yaşama.Benim miladım iki bin on dörtte başlıyor sanki.Üniversitede ortam çok farklı.O kadar sıcak ki ortam.Her biri benim için çok değerli arkadaşlarımın.Onların yanında ne kadar da değerli olduğumu hissediyorum.Bugün ilk dersimiz İngilizce'ydi. İnsan hiç mi bir şey anlamaz bu dersten.Bütün sınıf uyuyoruz bu derste neredeyse.Katılım çok az.Ama bir şekilde benim bu dili öğrenmem gerek.Ben daha Türkçenin dil bilgisi ile cebelleşirken,nasıl olur da başka bir dilin dil bilgisini çözmeye çalışabilirim ki?Ders bitti.Bizim grup toplandık Burger King'e gittik.Bir meyve, bir sebze, bir mantı muhabbetidir dönüyor.Arkadaşlarım aralarında'mantı gördüm'diye şakalaşıyor.Gülüyorum,tamam ama saçma geliyor böyle muhabbetler.Bir sürü güzel sevgi sözcüğü var dilimizde, mantı ne abi.Sonraki dersimiz eğitim bilimlerine giriş dersi.Bu dersi ve hocamızı çok seviyorum.Öğretmenlik için formasyon dersi bu ders.Nasıl iyi bir öğretmen olunur?sorusuna mükemmel cevaplar veren bir ders.Ben ilkokuldan beri öğretmen konusunda çok şansızdım.Asla kendimi ifade edebilen bir öğrenci olamadım.Ne kadar da zor insanın bildiği halde bildiklerini karşısındakine aktaramaması.En azından lise yıllarım ilköğretim yıllarıma göre daha iyiydi.Dersin bitiminde yine bizim grup cafeye gittik.Fotoğraf çekildik,langırt oynadı arkadaşlar.Sonra bir ara eski sevgili muhabbeti başladı aramızda.Herkeste bir aşk acısı var.Herkes anlatıyor yaşadığı aşk hikayelerini.Benim anlatacak hiçbir şeyim yok.Utanırım ben böyle şeyleri konuşmaktan zaten.'Benim aşklarım hep platonikti'dedim.Nasıl o an herkesin içinde diyebilirdim ki ilkokulda bir çocuğa aşık olduğumu ve çocuğun yüzüne mal mal bakarken bana dil çıkardığını?Burada nasıl söylüyorsun diyebilirsin ama burada ortam çok farklı.Kendimi hep çirkin hissederdim ki çocukken gerçekten çirkindim.Bildiğin şişkoydum.Ama yine de bakmayan yoktu diyemem.Abim benimle dalga geçer 'bidon oldu fidan'diye mesela.Neyse bu aşık olduğum çocuk benim köylümdü.Bir tek ben değildim ki peşinde koşan.Daha ilk okuldayız, bir gün en yakın arkadaşım bana 'hoşlandığın biri var mı?'dedi.Bende başka bir çocuğu söylemiştim.Nasıl bir psikopatsam iki kişiden birden hoşlanıyordum.O da bana hoşlandığı kişiyi söyledi.Meğer o da benim hoşlandığım çocuktan hoşlanıyormuş.Hiç bozuntuya vermedim.Bana 'akraban olduğu için söyleyemedim,utandım'dedi.Bu yaz benim akrabam ve aynı zamanda da arkadaşım olan biriyle sözlendi.Mutluluklar dilerim onlara.Sonuçta ben bir çocuktum o zamanlar geldi,geçti.
 Aşk bana çok hayal kırıklığı yaşattı.Şimdilerde aşık olmaya korkuyorum.Kilitledim kalbimin aşka giden kapılarını.Ama yanımdaki kızlar çıkma teklifi aldıkça kendimi çirkinmişim gibi hissediyorum.Kimsenin yüzüne bakmıyorum.Onlar benim gibi değiller ki.Şu çocuk çok yakışıklı,ay bu çocuk çok yakışıklı derdindeler.Yaşadığım semtten midir nedir bilmiyorum ama yüz ifadem sokağa çıktıktan sonra çok sert oluyor.Bazen arkadaşlarımı kıskanmıyor değilim ama ben böyle şeylerle ilgilenmiyorum da artık.Benim için sadece okulum ve derslerim var.Önümüzdeki hafta başlıyor işte vizeler ve benim hala ders çalışasım yok.Al işte olur mu böyle?Hani ideallerin vardı senin.Hani sana öğretmenlerinin davrandığı gibi davranmayacaktın öğrencilerine onlar için bir yol gösterici olacaktın.O zaman al eline kalemini,defterini otur çalış diyor içimdeki ses ama ben isteksizliğime yeniliyorum bir anda.Artık kendimi toplamalıyım,çünkü çoktan TATİL BİTTİ!!