27 Eylül 2014 Cumartesi

Üniversite

Yol bu kadar uzak olmasa okul güzel alında.Bir de İngilizce var tabii.Bir insan hiç mi bir şey anlamaz bu dersten ya.Okulumu sevdim.Arkadaşlarım iyi gibi.Geçen perşembe bir arkadaşımızın doğum gününü kutladık sınıfça.Herkesle konuşmaya çalışıyorum ama biz üç İzmirli kız takılıyoruz genellikle.Yazılı anlatım hocası geçen pazartesi ödev verdi.Hayatımızın bize ait olan en güzel sözünü yazmamızı istedi.Ne yazacağıma hala karar veremedim.Neredeyse bir hafta oldu.Abi üniversite öğrencisine ödev mi verilir ya.Rezil edecek adam bizi hoca pazartesi kesin.Hayatım boyunca ödev veren hocalardan nefret etmişimdir.İlkokulda hoca tahta dolusu ödev yazdığı için ağladığımı bilirim ben.Aslında birkaç söz var aklımda ama hangisini seçsem bilemedim.Üniversite başlayınca karizmam çizilmesin diye caddede hiç koşmayan ben koşmaya başladım artık.Okulun bölümleri ayrı ayrı olduğu için çok kalabalıkta değil.Ben kalabalıktan nefret ederim zaten.Arkadaş ortamı çok güzel.Kızlar biraz havalı gibi ya.Belki de bana öyle geliyor bilemiyorum.Bilgisayar dersinde Patrickle aynı sınıftayım.Neyse dört saatçik katlanacağız artık.Ya tamamen aynı sınıfta olsaydık?Bütün hafta hiç çekilmezdi doğrusu.Bu sene doğum günüm bayrama denk geliyor.Bugünde ablamın doğum günü.DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ABLAM.

17 Eylül 2014 Çarşamba

Nasıl da akıp gidiyor zaman.

Bir çocuk vardı lisede,saçlarım kısaydı onu gördüğümde.Yüzüme bakardı beni ne zaman görse ben ise yüzümü çevirirdim onu her gördüğümde.Çok yakışıklıydı evet ama yanında hep kızlarla dolaşırdı.Ben kıskançtım,ne kadar yakışıklı da olsa karizmatik de olsa bakamazdım hiçbir erkeğe yanında kız varken.Başka kızlara bakanlara da kızardım.Aşkın büyüsünü bozuyor böyle insanlar bence.Fakat bir süre sonra yanındaki kızın sevgilisi olmadığını öğrendim.Dönem bitiyordu,bu bana hep baktı ben ise yüzümü çevirdim.Dönem bitti.
 Artık lise ikiye geçmiştim.Ve hala inanır mısınız bakışları hiç değişmedi.Fakat bu sefer yanında başka bir kız vardı.Önce yanındaki kızlara baktım sonra kendime baktım.Nasıl olur da öyle güzel kızlarla takılırken bana bakardı.Saçım uzamıştı artık.Ama o hep baktı.Yanındaki kızlardan daha çirkin olduğumu bile bile baktı.Ben kimsenin aşk oyunlarını çekemeyecek kadar duygusal ve hiç ayrılamayacak kadar bağlanan bir insandım ve hep kalbimin kırılmasından korktum.Feminist oldum önce ardından aşık.Hayır aşkın kavramı farklıydı benim gözümde zaten uzun zamandır hiç olamadım aşık.Ama bana bu kadar ilgi göstermesi beni düşündürdü.Belki bende hoşlandım biraz bu durumdan ikimize şarkı bile adadım.Lise ikideydim.
 Lise üçe geçtim.Şansımıza o sabahçı ve ben öğlenci idim.Çok uzun bir süre onu hiç görmedim.Artık soğuyordum da üstelik.Düşündüm de bir an neden hep kızlar vardı yanında.Bu sefer başka bir kız vardı yanında.Saçlarının önlerini uzatmış sürekli ön saçlarını havaya kaldırıyordu.Benden bir yaş küçüktü.Ben lise birde sınıfta kalmıştım.Bunları anneme,ablama,enişteme hatta babama bile söylemiştim.Annem kızmadı,şaşırdım.Anneme aşık olduğumda söyleyemezdim fakat büyük ablam sayesinde biraz daha aştı kendini bu konularda.Şimdi hoşlandığım çocuktan,otobüste gördüğüm yakışıklı çocuğa kadar her şeyi söylüyorum.Bana 'seninle işimiz var'diyor,sadece.
 Dönem bitmek üzere okulun bahçesinde 19 Mayıs gösterilerinin provaları var.Bahçeden hızlıca girdim.Pek arkadaşım yoktur benim.Kimseyle anlaşamıyorum nedense.Yol arkadaşım var o da kendi arkadaşlarıyla takılıyor.Ben duvar köşesine gittim,şansıma bu da hemen önümdeydi.Ben provaları izliyordum,halat çekiyorlardı.O ise bana bakıyordu,görüyordum çok belli ediyordu.Tesadüfe bakar mısın?O o gün kırmızı pantolonunun üstüne kot bir gömlek giymişti ben ise kırmızı badimin altına kot bir pantolon giymiştim.Dönem bitip gitti.Ben hala anlamadım beni sevip sevmediğini.
 Lise dört oldum.Sonunda kurtuluyorum bu okuldan.Gerçi son iki senedir ders işlemiyorduk pek.Akıllı tahta gelince film izledik bir sürü.O hala bana bakıyordu,yanındaki mavi gözlü sarışın ve güzel bir kız vardı ama o hala bana bakıyordu.Ben ise hiç oralı değildim.Okul gezileri vardı ben o da gidiyor diye hiç gitmek istemedim.Ama sınıfta bir ben kalmıştım ve gitmek zorunda kaldım.Otobüse bindim.Sonra o otobüse bindi.Bakışları hep aynıydı hemen çaprazımdaki koltuğa oturdu.Otobüsün televizyonunda onun yansımasını seyrettim bir süre.Sonra arkadaşla camdan dışarıyı izledim.Sonra şu şarkı çaldı ve ben bu şarkıyı ikimize adadım.
 Bir gün sınıfının önünden geçiyordum ve o en ön sıradaydı.Arkadaşıma dedim ki 'Gözde bak bakıyım bakıyor mu' o da kahkahalarla 'evet'dedi.Dönem bitmek üzere mezuniyet eğlencesi var.Herkes çok güzel çok şık.Ama onun gözü arkadaşlarıyla konuşurken bile bende.Nedense benimde gözlerim onu aramıştı o gün.Aslında baya yakışıklı çocuktu.Hele o saçlarını düzeltişi vardı.Şaka şaka ben hep arkadaşla dalga geçerdim saçlarını düzeltişine.Dönem bitti,mezun olduk sonunda.Ben üniversiteyi kazandım,öğretmen olma yolundayım ama hep merak içindeyim acaba o ne yaptı?Arada twitterlarına bakıyorum,açıkta kalmış gibi.Ve bazı twitlerini sanki benim için yazmış gibi.

15 Eylül 2014 Pazartesi

Üniversitenin ilk günü.


Ben daha dünden söylemiştim üniversiteye gittiğimde "kimin düğünü var bea"diyeceğimi.Topuluklular,kleopatra tarzı eyelinerler,havalı havalı konuşmalar ve aşırı doz kahkahalar. Bu sabah saat altı buçukta kalktım.Kuzenimle aynı okula gidiyoruz,onunla birlikte gidecektik.Çünkü ben yolları bilmiyorum.Kuzenim aradı beni durakta buluştuk.Ben ilk otobüsü kaçırdım onu beklerken.Sonra başka otobüs geldi kuzenim bindi ben binemedim çünkü otobüs çok kalabalıktı.Baktım kuzenim gidiyor otobüste.Ben zaten ona demiştim 'başının belası olcamm'diye.Sonra aradı bu beni son durakta bekleyecek.Neyse 10 dk falan sonra diğer otobüs geldi ona bindim,son durakta ineceğim.Bu arkadaşını bulmuş orada beni bekliyorlar.Hemen gördüm yanlarına gittim.Başka bir otobüse bindik.Saat geçiyor baktım.Beni yine aldı bir evham 'geç kaldık yaa geç kaldık.Benim yüzümden sen de geç kaldın'diye.O da 'rahat ol ya zaten hocalar da ilk günden geç kalır büyük ihtimalle' dedi.Neyse indik otobüsten başka otobüse bindik,üniversitenin arka kapısında indik.Şansıma fakültelerimiz yakın.Bana kütüphaneyi,kantini ve meslek yüksek okulunun binalarını gösterdi.Sağolsun dersliklerimi de buldu.Sonra kendi dersliğine gitti.Bende orada aynı sınıfta olduğumu öğrendiğim bir arkadaşla tanıştım.Hoca girdi sınıfa biraz konuşup çıktı.Bizde kantine gittik o arkadaşla.Birer çay aldık,sağolsun bana kek ısmarladı.Kantinde biraz oturduktan sonra seminere gittik.Yahu ben şu seminerlerden hiçbir şey anlamıyorum.Ayakta bekledim bir de bir saat falan.Önümde iki kız duruyordu.Aboov bir havalı bir havalılar.Biri okul öncesi öğretmenliği,öbürü zihinsel engelliler öğretmenliği okuyormuş.Zihinsel engelliler öğretmenliğini kazanan kıza 'ilk senede mi kazandın'dedim.Yanındaki okul öncesi öğretmenliği okuyan arkadaşıyla bana'hayoor ikinci senemizde kazondııkk'demesinler mi?Ayy dedim içimden şu havalara bak sizden öğretmen olsa ne olmasa ne.Sıkıldık seminerden,baktık millet yavaş yavaş boşaltıyor salonu bizde çıktık dışarı.Okulu gezdik biraz arkadaşla arkadaş bana'lisede bir kız arkadaşıma benziyorsun,ondan hemen anlaştım seninle galiba'dedi bana.Aslında ben herkesle anlaşırım yeter ki havalı olmasın benim arkadaşlarım.Beni en çok sevindiren şey ise kütüphanenin fakülteme yakın olması.Gerçekten kitaplarla anlaşabildiğim kadar insanlarla anlaşamıyorum nedense.Sonra birkaç kız arkadaşımla tanıştım.Okulun bahçesinde bekledim iki saat ders yoktu.İki saat sonra derse girdim.Ders sosyal psikoloji hocamız profesör.Ama dediklerinden pek bir şey anlamadım doğrusu,kelimeleri yutuyor sanki.Ya ben ne yapacağım onun dersinde?Anlamadığım yerde sormaya da utanırım.Kuzenimi aradım nerede diye.Dersi bitmişse eve gidelim,diyecektim.Ama bizimkisi çoktan metroya binmiş bile.Ben de tam olarak bilmiyorum yolu.Sora sora ve yanımdaki sınıf arkadaşımla buldum artık bir şekilde yolu.Yarın tek başıma gideceğim.Abi her gün dört yıl boyunca iki otobüs bir metro çekilir mi ya???

12 Eylül 2014 Cuma

Yalnızlığa Yolculuk

Karanlık bir gecede bu karanlık sokakta bir başıma yürüyorum yine,
sonunu bilmediğim bir yolculuğa doğru...
Tepede dolunay var ve ben gölgemi önüme almış yürüyorum.
Caddeler ıslak,şehirler yalnız,hemde en kalabalık şehirler...
Sonu bilinmez bir umuda yelken açmış gibiyim sanki.
Kimsesiz,çaresiz bir ben bir de dolunay.
Sanki kafama takmamaya çalıştıklarım arkamdan koşuyor gibi.
Yitirdiğim umutlarımı,hiç yaşamadığım aşklarımı bıraktım çoktan bir köşede.
Nereye çıkıyor bu yol...Konak,Alsancak,Bornova,Karşıyaka...Körfezin kokusu geliyor burnuma usuldan,deniz yakın belli.Uzakta demirlenmiş gemiler,sessizce uyuyor gibi.Hayallerim ise çoktan boyladı denizin dibini.

8 Eylül 2014 Pazartesi

İzmir Fuarı,İrem Derici Konseri ve Başıma Gelenler

Abi bir insan ne kadar şansız olur derlerse benim biblomu yapsınlar.Dün manevi ablam aradı yarın fuara gidelim diye.Annem ise mırın kırın etti.Ben yorulurum elektrik çeker diye.Sonra bende önce sevindim sonra annem hevesimi kırdı.Daha sonra 9 Eylül'de İzmir'de uçak gösterisi olacakmış ona gidelim diye vazgeçtim.Sonra baktım fuarın son günü bugün yani 7 Eylül annemi ikna ettim.Sonra bize napalım ne edelim ne götürelim demek için manevi ablam geldi.Sonra saat 2:30 gibi yola çıkmayı planlıyorduk.Ama birden bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamasın mı?Yağmuru seyre daldım bi ara sonra bilgisayarda açtım Şebnem Ferah'tan Gidiyorum Gözü Yaşlı adlı şarkısını dinlemeye başladım.Ben öyle şarkıya dalmışken yağmur dinmiş saat 2:30 olmuş.Manevi ablam geldi."e siz hazır değil misiniz daha?" demez mi?Saate baktım iki buçuk ya dedim ne zaman geçmiş zaman."Abla dedim çamaşırlarımı hazırlamıştım zaten hemen giyinir,gelirim."Pek öyle hemen giyinmedim de doğrusu.Annem benden önce hazırlandı.E tabi onun saçı,makyajı yok.Neyse hazırlandık,çıktık yola.
 Fuara geldik.Önce biraz ikramlardan atıştırdık,sonra lunaparka gittik.Ben korku tüneline hiç binmedim.19 yaşındayım ama hala binmedim.Çünkü annem korkarsın diye hiç bindirmedi.Hadi çocuklukta psikolojik sorunlarım vardı.Şimdi de hala izin vermiyor."Ohoo anne dedim ne kaç yaşındayım ne korkması ben senden gizli korku filmi izlemiyor muyum sanki".Baktık korku tünelinde çok sıra vardı.Ben hızlı trene binmek istedim.Fakat manevi ablam 'astımım var yanımda ilacım da yok bana gelmiyor hızlı tren' dedi.Bende maalesef onun istediği oyuncağa binmek zorunda kaldım.Crazy dance'a bindik.İlk başlarda yavaştı,sıkıcı gibiydi."Sıkıldım"diye bağırdığımı hatırlıyorum.Neden her şeye sıkılıyorum ki ben.Keşke demeseydim.Bir hızlandı oyuncak bir hızlandı.Manevi ablamın gömleği uçtu.Kafamı koltuğa çarptım.Sonra acıdan kafamı demire dayadım ve oyuncağı çalıştıran adamı yüzüme bakarken gördüm.Sonra durdurdu oyuncağı ve inmek isteyen inebilir dedi."Ben inmek istiyorum"dedim görevli çocuğa.İndim,kafamın arkasını ellediğimde sanki bir kafa daha çıkmış gibi şişmişti ve kan vardı.Annem bankın birinde oturuyordu manevi ablamı yalnız bırakıp annemin yanına gittim.Ben biraz (aslında bayaa)evhamlı olduğum için korktum beyin kanaması falan geçiririm diye.Sonra anneme anne başım ağrıyor dedim.Çünkü herkes lunaparkta çığlık çığlığaydı.Annem gelmedi.Bende eve gidiyorum dedim.Ama annemsiz eve dönemem ki ben.Çantamı almadan ve anneme bir şey söylemeden oradan uzaklaştım.Biraz gezdim.Lunaparkın az ilerisinde çimlerin olduğu yerde bir kedi gördüm.Anam ben zaten kedileri çok seviyorum.Yani bir ara 7 tane kedim vardı ama bahçede besliyordum kaçtılar neysen.Bu kediyi sevdim biraz kafam dağıldı geri annemin yanına gittim.Manevi ablam da beni aramaya çıkmış.Kıyamam ya geldiğinde çok yorgun gözüküyordu.Sonra annemleri aldığımız yiyecekleri yemek için keşfettiğim kedinin olduğu yere getirdim.Annem bana bir kızdı bir kızdı."Çantan bende sen eve nasıl gidecektin,bana da bir şey söylemedin şuraya gitcem diye"vesaire vesaire.Gittim bende öteki banka oturdum.Annem bu sağı solu belli olmaz.Yiyeceklerimizi yedikten sonra tuttuk konserin yolunu.Ya ben İrem Derici'yi sevmiyorum ki.Manevi ablamda ne çok seviyormuş meğer.Neredeyse üç saat bekledim İrem'i.Meğer kız bayılmış,serumla duruyormuş.Bize geçen sene fuara geldiğinde sadece elli kişinin falan kendini dinlediğini söyledi.Şimdi binlerce kişi vardı.Orada ablam hemen iki erkek bir kız arkadaş grubu yaptı kendine.Ben yorgunum,başım acıyor fazla oynayamıyorum da biri çarparsa diye.Öylece baktım dinliyorum.Arkamda ki ağabey bana "ağlıcak şimdi" dedi.Bende "ne ağlaması yorgunum ve çok sıkıldım"dedim.Manevi ablam bir döktürdü bir.Eğlendik bayağı bende gideceğimize yakın oynadım biraz.Sonra uzaktan,çimlerin üstünde izledik.Eve geldim ve bende hemen sizlerle paylaşmak istedim bu anımı.Kafam hala acıyor.Hala korkuyorum ya inşallah bir şey olmaz.

5 Eylül 2014 Cuma

Zamanda Asılı Kaldı Hayallerim


Sen yoktun,hiç olmadın da
Hayatımda bir boşluk vardı
Sanki bir anda o boşluğa takıldı düşlerim
Zamanda asılı kaldı hayallerim

Ne dur diyebildim,ne de kal
Sahi neden beni terk ettin
Sen olmayınca yanımda,tüm umutlarımı tükettim
Zamanda asılı kaldı hayallerim

Çıkmaz sokaklarla dolu şimdi ömrüm
Sen gidince yıktım tüm şehirleri
Bilemezsin,nasılda doldu gözlerim
Zamanda asılı kaldı hayallerim

Şimdi belirsiz tarihlerle dolu ömrüm
Tüm o güzel anıları çoktan çöpe atmış gibiyim
Artık çoktan umudumu yitirdim
Zamanda asılı kaldı hayallerim

                                               28.08.2014

4 Eylül 2014 Perşembe

Artık resmen bir üniversiteliyim.

Bu sabah erkenden annemle kazandığım üniversitenin yolunu tuttuk.Ben her zamanki gibi kulaklığımı taktım,pencereden dışarıyı izledim.Tıklım tıklım otobüs sabahın köründe, acaba okul günleri nasıl olur bilemiyorum.Metroyu beklerken gelip geçen metrolara baktım.İnsanoğlunun nasıl böylesine
devasa bir taşıt yaptığına hayranlıkla baktım.Sonra içindeki yolculara baktım.Aklıma 'kim bilir nasıl hayatlar var bu pencerenin arkasındaki insanlarda'gibi düşünceler takıldı bir an.Otobüsten inip metroya bindiğimizde kendimi metronun içine nasıl attım bilmiyorum.Neyse biraz ilerledikten sonra metro durmasın mı.Sanırım 15 dakika falan durdu metro.Meğer birisi imdat düğmesini çekmiş.İki otobüs bir metro yol gittik.Ya ben o yolu her gün nasıl çekeceğim arkadaş.Neyse ki evimin içinde okuyorum,buna da şükür.Üniversitenin kapısına geldik.Öğrencilere yurt başvurusu için broşür dağıtıyorlardı.Adım başı 'yurtta kalmayı düşünüyor musunuz?'gibi sorulara hayır cevabı vermekten sıkıldım doğrusu.Neyse kampüsün içine girdim.Tavus kuşları,horozlar,kazlar çok tatlılar.Artık ben arada onları ziyarete giderim.:)
 Herkes gibi bizde bahçede bekliyoruz.Görevli anons yaptı ama sanki benim bölümümü ilkokul sosyal bilgiler dedi.Allah Allah yahu benim bölümüm ortaokul değil mi?Ben sormaya çekindiğim için annem sormaya gitti.Adam da öyle bir şey demedi demesin mi?Bir de anneme bağırıyor.Sonunda anonsu yapan görevli 'evet sosyal bilgiler dedim' deyince adam beni içeri aldı.Önümdeki iki üç kişiden sonra sıra bana geldi.Neyse yaptım kaydımı,aldım akıllı kartımı.Annemle gittim öğrenci işlerine öğrenci belgesi çıkarmaya.Sonuçta bunun bursu var,eshotu var.Onu da çıkarmak için bir saat beklememiz gerekiyormuş.O sırada bizde valinin öğrencilere bedava verdiği gevrek,boyoz ve çaydan aldık.Ben biraz çekindim tabi.Annem benim gibi değil,gitti ikimize de bir şeyler aldı.Bana kalsa çok utanırdım.Oradaki polis memuru bana'Neden korkuyorsun?Bizler sizler için varız.Sizleri korumak için.Özgürce düşüncenizi söyleyebilmeniz için.Tabi ki kendinize ait düşünceleriniz olacak.'dedi.Bende 'korkmuyorum'dedim.Allah Allah sadece utanıyorum,arkadaş.Tabi o bunları söylerken içimden gülmedim değil.Ülkenin hali,özgürlüğü ortada.Neyse bu konularda yorumsuzum.Saatimiz geldiğinde ben öğrenci belgelerimi almaya gittim.Fakültemin hemen aşağısında kocaman harflerle KÜTÜPHANE yazısını görünce bir sevindim ki anlatamam.Annemle çıkışa doğru ilerledik yine broşür verdiler elimize.Sonra annemle otobüse bindik,annemin ehliyetini almaya gidiyoruz.Annem bana soru sormaya başladı 'Gamze burası nere?' e ben yanlış cevap verince kızdı bir güzel otobüsün içinde.Arka koltuktaki yakışıklı çocuğa beni rezil etti resmen ya.En sonunda 'çıkar şu kulaklığı'diye bağırınca tamam artık dedim rezil oldum.Annemin ehliyet yerine vardığımızda annem sen fotoğrafını unut evde.Haydaa Gamze dedim sana yol gözüktü.'Annem hadi git al,gel'dedi.Çıktım yola yol otuz dakika sürdü.E ben zaten yorgunum.Evde dinlendim biraz yoksa hayatta o yokuşları çıkamazdım.Annem çantasında eski bir fotoğrafını bulmuş onunla yapmış ben yokken.Gittiğimde annem yoktu.Adam bana 'annen gitti.Senin de eve gitmeni söyledi'demesin mi.Hobaa o yokuşları çıkmak kolay mı yahu.Annem çantasında eski bir fotoğrafını bulup halletmiş işini meğer.Eve geldiğimde babaannem kapıya çıkmış.Telefonumun şarjı bitmiş yanıma da almamıştım.Aramışlar açmamışım bir de meşgule atmışım.Benim için kontör yüklemiş annem.Ben evdeyim deyince bana kızmasın mı?Haydaa 'yahu sabahtan beri o kadar yolu kim için gidip geldim ben'.Annem bir yandan babaannem,büyükbabam hatta evimizin yanındaki kent ekmek satan amca bir yandan merak etmişler.Eve iki dakika geç geldim diye annem neredeyse kayıp ilanı verecekmiş.Bugünde böyle geçti.Umarım üniversite hayal ettiğim gibi bir yerdir.

3 Eylül 2014 Çarşamba

Sonbahar


Bir yaprak düştü gökyüzünden.
Hayır,gökyüzünden yaprak nasıl düşsün.
Ama başımı yukarı kaldırdığımda gökyüzü vardı sadece.
Tabi ya unutmuşum bir evin ikinci katına bakmayı.
Nasıl göremedim o asmayı.
Belki görmemezlikten geldim.Çünkü evler, şehirler,insanlar bunaltıyor ruhumu.
Gökyüzüne baktım.
Bulutlar yavaş yavaş yerlerini almaya başlamış.
Nasıl da üç ay alışmışım bulutsuz bir gökyüzüne.
Sonunda geldin sonbahar.
Nasıl da bunalttı bu sıcaklar beni.
Eridim resmen bir mum gibi.
Nasıl da hemen belli ettin geldiğini.
Ama ben bu sene biraz farklıyım sanki sonbahar.
Hissizleştim sanki bu aralar.
Önceden nasıl da yaşam doluydum ben,
ve sanki benim hislerime karşılık nasıl da erken geldin sen.
Yeni başlangıçlarım olacak bu sene
yeni bir okulum,yeni bir arkadaşlarım hatta yeni öğretmenlerim olacak.
Bende o okul başlayacak diye her sene olan sevincimden
eser yok gibi.
Ne oldu bana böyle birden?
Sanki birileri umutlarımı siyah-beyaz şehirlere kilitlemiş gibi.
Yoruldum belki de sahte insan yüzlerinden
Sahi değer mi bu kadar üzülmek bir insan yüzünden
Hoş geldin Sonbahar...
Umarım beraberinde yeni umutlar,mutluluklar getirirsin.

   Ne güzel demiş Murathan Mungan:Yaşadığım falan yok,sadece ölmezden geliyorum.

2 Eylül 2014 Salı

Hoş Geldin Eylül



Eylül ayını çok severim.Aslında ben bütün baharları severim.Çünkü ne çok soğuk ne de çok sıcak olurlar.Önceden her ne kadar üzülsem de eylülün gelmesine -okullar açılıyor diye- ama artık okulu tatilden daha çok sevmeye başladım.Evde bütün yaz kös kös oturmaktan iyidir.Sadece o soğukta erken kalkmak biraz sorun oluyor.Yahu bu ayın ismi bile ne kadar güzel değil mi?Güneş bile farklı doğuyor artık,eski yakıcılığı gitmiş.Eylül güneşini çok seviyorum.Bir başka vuruyor bu güneş pencerelere.Eylül ayının bende yerinin ayrı olmasının diğer nedeni İzmir'in bu tarihte kurtulması ve ablamın bu tarihte doğmasıdır.Birçok şiir yazılmıştır,şarkı yazılmıştır eylüle.Sonbaharın artık yapraklarını dökmesi,aylar sonunda o çok sevdiğim yağmuru görmesi ve ardından toprak kokusu...işte bunlar hayat enerjisi veriyor resmen bana.
Eylül, kurtuluşun adı.
Eylül, yalnızlığın dibine vurduğun ay.
Eylül, hüzün ayı.
Eylül, yağmur ayı.

Akıl Almaz Hayal Gücü


Penceremden bakıyordum aydınlığa bakıyordum ama bomboş bir hayat görüyordum.Çığlık çığlığa çocuklar oyun oynuyordu sonradan herşey bir anda kayboldu.Sadece ağaçtan düşen yapraklar vardı yerde ve çok korkmuştum , irkilmiştim...Kimse ama hiç kimseler yoktu etrafta her taraf karanlıktı.Bir çocuğun ağlama sesleri yıkıyordu şehri yıkıyordu ama bakan yoktu.Korkudan titremeye başladım elim ayağım tutulmuştu.Uyuyup yarınolmasını bekledim ve bir aydınlık vurdu gözüme işte o zaman kurtulmuştum bu hayattan.

Hüzün...!

Son zamanlarda bir hüzün,bir hüsran kaplıyor tüm yaşantımı.Sürekli dalıp dalıp gidiyorum uzaklara...Yıkık binalar ardından seyrediyorum yaşamımı.Daha da kaplıyor bu hüzün her yerimi boğuluyorum.Bulutun güneşi kapattığı gibi karanlık çöküyor bedenime engel olamıyorum...

Yok Oluyorum..

Yok Oluyorum..
Yalnız başıma yürürken bu yollarda yok oluyorum.Acımı dindirecek bir merhem bulamıyorum.Meleğimi kaybettim çok üzülüyorum.Yok oluyorum eriyip gidiyorum.Yine bir hüzün kaplıyor bedenimi engel olamıyorum.Yok oluyorum.

Haykırdım Dünyaya Nefretle

Yağmur yağarken ağladım yine

Fark etmedi hiç kimse
Ağladım ağladım durdum
Kendi kendime...

Fırtınalar koptu yüreğimde
Ateşler alev alev yandı bedenimde
Bu muydu hayat denen şey
Kül oldum, yok oldum ben

Sahipsiz düşlerim
Sahte gülümsemelerim vardı
Hepsi tek tek yok oldu
Yok oldu ve gitti

Hayaller küçük bir çocukken
Küçük yüreğimin kocaman hayalleri vardı
Haykırdım haykırdım dünyaya nefretle

Penceremden Sonsuzluğu İzlesem Gizlice


Kuş olup uçsam

Veda etsem tüm kötülüklere
Yalnız kalsam bir sonbahar akşamı
Penceremden sonsuzluğu izlesem gizlice

Gece yıkılan hayaller
Umutlar var ufkumda
Hiç sönmeyen ışıklar
Bitmeyen kasırgalar var

1 Eylül 2014 Pazartesi

Bir Yaşam Vardı Uzaklarda

Bir yaşam vardı uzaklarda

Küçük bir çocuğun ayaklarına pranga takılmış gibi...
Bir yaşam vardı uzaklarda
Bir annenin şehit olmuş oğlu gibi...

Bir yaşam vardı uzaklarda
Bir adamın yaşlı annesi ölmüş gibi...
Bir yaşam vardı uzaklarda
Sanki ilk kez güneş doğmuş gibi...


Umutlarımı Kaybettim


Hayatı tanımak,anlamak zor benim için.Benimde zaten zor olan seçimim.Sessiz,sakin evimden pencereden dışarıya bakıyordum.Komşumuzun bacasında iki tane kumru (İzmirliler bilir. İzmir'e ait bir kuş türü) vardı.Hastaydım,yorgundum ve onları seyrediyordum.Çok güzeldi.Sanki benim için gelmişler gibiydi.Biri uçup gitti..Üzüldüm..Sonra diğeri de uçup gitti.İçime doğan güzellik bir anda bitti.