8 Ekim 2015 Perşembe

Umutsuzluk,Umutsuzluk ve Yine de Bir Umut

Gökyüzünün bulutları ağırladığı zamanlarda metro yolculuğunu çok seviyorum.Kafamda senaryolar kuruyorum kendi kendime ve istasyona yaklaştığımı anca fark ediyorum.
 Yaşam için enerjim kalmadı resmen.Yorgunum...Ruhen ve bedenen çökmüş hissediyorum.En ufak şeyleri bile kafama takmada o kadar ustayım ki.Zamanımı boşa harcamaktan ve yaptığım etkinlik listelerine uymamaktan nefret ediyorum.Hep başkalarının işine koşmaktan kendimi öylesine unuttum ki.Hayır,ben arka koltukta unutulmuş gibi değil,arka koltuğa zincirlenmiş gibi hissediyorum.Kendimi yeniden sıkıştırdım içimdeki o küçük dünyaya ve yeni dünyalar keşfetmeye hiç niyetim yok gibi.Yalnızlık bir yaşam biçimi ve ben bu yaşam biçiminin müptelasıyım.Sanki terk edilmiş ve gidenlerin arkasından öylece bakakalmış biri gibiyim.Tüm bunlara rağmen öğreniyorum kendimle barışmayı ve bu dünyada kendimden başka dostumun olmadığını.İnsanların beni sevip sevmemesini umursamıyorum bile artık.Niye umursuyordum ki onu da anlamıyorum şimdi.
 Yaşadığımı hissetmiyorum bazen.Ya şarkıların içine karışıyorum ya da gökyüzünün seyrine dalıp kendimi unutuyorum.Yaşadıkça öğreniyor insan her şeyi.Ve ben geçtiğimiz salı 20 yaşımı doldurmama rağmen hala kim olduğumun farkına varamadım.Değiştiğimi söyleyenler oluyor.Eskiden daha mutluydun sen diyorlar.Belki de yoruldum artık mutluymuş gibi görünmekten.Kendimi aramaya devam edeceğim.Kendimle barışık olmayı tamamen öğrendiğim,kendime döndüğüm o günler de gelir bir gün belki.Ben her zaman bekleyeceğim.Çünkü şuanda tek yapmam gereken şey bu gibi.

22 Eylül 2015 Salı

İstanbul...

Haftalar önce geldim İstanbul'a...Bu ilk gelişim değildi, yine de heyecanlıydım İstanbul'un o eşsiz tarihi eserlerini tekrar göreceğim için.Sanki ilk kez görecek gibi heyecanlıydım Topkapı Sarayı'na giderken.Ve yine o günde yaşıyormuşum gibi hayal ederek gezdim Gülhane'yi, Sultanahmet'i, Dolmabahçe'yi...Simite gevrek dedim, çekirdeğe çiğdem.Anlamadılar yüzüme baktılar ben de onlara baktım 'nasıl yani gevreğin ve çiğdemin adını hiç duymadı mı bunlar? 'diye Üsküdar'dan Beşiktaş'a giden bir vapura bindim.Martılara simit attım.Özgürlüğü tattım biraz biraz da boşvermişliği.İstanbul...Ne kalabalık bir şehir.Bana göre bir yer değil.Yabancı diller geliyor kulağıma burası sanki benim ülkem değil.Üstüme üstüme geliyor insanlar boğuluyorum.Ama yine de seviyorum bu şehri.Çünkü içinde tarih var.Yabancı da gelmiyor tıpkı İzmir gibi bazı sokakları.Biraz da soğuk mu ne?Eylül ayında bile tüm pencereler açık uyunur İzmir'de İstanbul'a ise ağustosun ortasında geldi sonbahar sanki.Öyle alıştım ki bu şehre gitmek gelmiyor içimden.
Benim çekimimden İstanbul

19 Eylül 2015 Cumartesi

Seni Gördüğüm O İlk Gün

O ilk gün...
Seni ilk defa görmüştüm o gün
O tatlı bakışını yakalamıştım
Sana doğru baktığımı anladığında utanmıştın
Yüzünü çevirmiştin utandığın için
Saçlarım kısaydı ve bahar yakındı
Sanki nisan ayıydı.
Hani derler ya bahar da aşk başkadır diye
Sanki bu sözün üzerine tanıdık birbirimizi o gün.
Ben toydum
Nerden bile bilirdi ki aşkı liseye yeni başlamış birisi
Benim de ben aşktan anlamam tavırlarım vardı
Nereden bilebilirdim ki kalbimin tekrar aşktan kırılmayacağını
Yasaklamıştım aşkı kendime
Sevginin bile var olup olmadığı belirsiz bu dünyada aşk ne idi ki?
Biliyordum seviyordun beni
Bakışların ele veriyordu
Ama ben hiç cesaret edemedim sana bakmaya
Hiç yüz vermedim biliyorum.
Ama ben aşka yenildim
Sevmiyormuş gibi yaptım
Ve belki bazen yokmuşsun gibi davrandım
Evet biliyorum
Ama sen bilmiyorsun ben de sana aşıktım.
Sonra bir gün birden okulun panosuna takıldı bakışlarım
Bu nasıl bir tesadüfdü böyle
Senin resmin ve benim yazım
Ikisi de yanyanaydı
Tek bir karton kağıdın içinde sen ve ben
Hatırlıyor musun?
Kutlama vardı okulda sen sabahçıydın ben öğlenci
Sen kot gömlek kırmızı bir pantolon ben kot pantolon kırmızı bir tişört giymiştim...
Güzeldi o zamalar, evet.
Biliyorum sana hiç cesaret vermedim
Duygularını belli edecek
Ama anla beni de daha ne kadar kalp kırıklığına dayanabilirdi ki bu yürek.

9 Mayıs 2015 Cumartesi

Ne olacak benim bu karamsarlığım?

Cebimde umutlarımı tükettim bu aralar.Her şeyden o kadar çok sıkılıyorum ki.Elimde intihara meyilli düşlerim var sadece.Ne kitap okuyasım var ne de ders çalışasım öyle bezdim artık.Yoruldum,tüketti hayat beni.İlham perilerimi de kaybettim üstelik.Her türlü sıkıntıdan,üzüntüden kaçıp sığındığım kitaplar bile şimdi gözümde bir yabancı gibi.Sanki birileri yaşam enerjimi çalmış gibi.Hani toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer verilir ya benim 'benim de ruhum yaşlı'diyesim geliyor.Bu hayatı değiştirmek benim elimde biliyorum.Düşüncelerim ruhumla uyuşmuyor bir türlü.Çünkü düşüncelerim ruhumdan daha genç.
 Gökyüzüne bakıyorum,bulutların yerini sade mavilik almış.Tıpkı çocukken ki bulut çizmeyi unutup sadece güneşi çizdiğimiz resimlerdeki gibi.Bir zaman makinesi olsaydı keşke,yeniden geri döne bilseydim çocukluğuma oyundan başka bir şey düşünmeseydim yine.Hayal kurmayı çok seviyorum.Çünkü orası bana ait ve istediğim gibi yönete biliyorum.Hayallerimin yönetmeni benim,işin garip tarafı oyuncuları da benim.
 İçim zindan yeri gibi.Hayır zindanın bir penceresi bile olur,benim içimdeki zindanda tek bir pencere bile yok.Hep yokuş yukarı tırmanıyorum hayatı.Bir şey de yolunda gitmiyor ki.Belki de arkadaşımın da dediği gibi seviyorum ben mutsuzluğu.Mutlu olmaya korkuyorum belki de.Çünkü ne zaman mutlu olmaya kalksam bir yerden vuruyor hayat beni.
 Gömülüyor ruhum derin sulara.Boş ver bırak gömülsün yeryüzü o kadar kirli ki.Umudum da kalmadı yarına.Bazen düşünüyorum da keşke beynimizin de bir format tuşu olmalıydı.Silmeliydi geçmişi yaşamımızdan ve yeni bir benlikte yaratmalıydı insanoğlunu.

18 Nisan 2015 Cumartesi

Mutluluk


Mutluluk ne güzel bir şey.Bütün insanlar mutlu olmalı bence.O zaman dünya üzerinde kötülük kalmaz.Mutlu olmak kadar mutlu etmek de önemli tabiî ki.Yeryüzünde hiç kimse benim kadar mutsuz olmasın bence.Etrafımdaki insanların neden hiç gülmüyorsun demesinden sıkıldım artık.Gülünecek ne kaldı ki bu dünyada.“Gülüyorum sen görmüyorsun,az önce kahkaha atıyordum” diyorum.Şaşırıyorlar.Kahkahalarım bir çığlık sesiyle eşdeğer belki de insanların içinde bu kadar gülümsememem bu yüzdendir.
 Umut ediyorum.Elimde bozulup bozulup tamir etmesi zor olan umutlarım var benim.Umutlarım olmasa cebimde,tamir etmesi zor olsa bile yaşayamazdım ben.Ağlayamıyorum bile doğru düzgün.Göz pınarlarım kurumuş mu ne?İnsanların bana sürekli nasihat vermesinden de nefret eder oldum.Vazgeçmek isteyip de vazgeçemediğim benim de bir sürü davranışlarım var.Elimden geleni yapıyorum,kendimi geliştiriyorum.Gerek kitaplarla,gerek de kendi kendime öğütler vererek yapmaya çalışıyorum bunu.
Ünlü bir düşünür demiş ki “hayal kurmak bilgi edinmekten daha önemlidir.Çünkü bilgi sınırlı,hayal gücü ise sınırsızdır.”Keşke bazı eğitimciler de bunun farkına varabilse.Bir kere de bizi hayal gücümüzle sınasalar ne güzel olmaz mıydı?Yani sürekli böyle bir şeyin olması imkansız tabii ama arada bir olmalı bu tür şeyler bence.Mesela okulda öğrendikleriniz dışında bildiğiniz bir bilgi var mı?Bunu da sormalılar.Öğrenciyi  sırf okulda öğrendikleriyle sınamamalılar.Nerden nereye geldim.Bitmez ki şimdi benim şikayetlerim.
Bahar geldi.Güneş artık ısıtıyor yeryüzünü.Bahar geldi gelmesine ama benim içimde solan güllerin haddi hesabı yok.Karamsarlıktan ölebilirim.Tek destekçim arkadaşlarım yanımda.Ailem bile değil düşünebiliyor musun?Yoruldum artık hayat ile mücadele etmekten.Bu dünya bana göre bir yer değil ki.

   
    Kurumuş çorak topraklarda yalın ayak geziyorum şimdi.Ne baharın anlamı var ne de hayatın tadı.Eğer hayat dedikleri buysa.Yaşamaktan daha cazip geliyor mezar taşı.

7 Nisan 2015 Salı

Kendini Yaşarken Öldürenlerin Hikayesi

 Ve ben durup arkama baktığımda yeniden savaştığımı görüyorum hayatla.'Umursama'diyorlar,elimde değil ki umursamamak.'kimse senin gibi değil'diyorlar.Hiç düşünüyorlar mı ki ben herkes değilim?
 Göz pınarlarım kurudu.İnsanoğlu gaddar.Yaşama sevincim söndü,yok oldu.İnsanoğlu acımasız.Her şeye rağmen dimdik ayaktayım ben.Her bir darbeyi savunacak kadar güçlendi bedenim,güçlendi ruhum.Artık eskisinden daha güçlüyüm.Ruhumu hapsetmiyorum içimde.Ben istediğim kadar özgürüm.Özgürlük nedir sizce?Bence özgürlük kendine ait fikirlere sahip olduğunu bildiğin andır.Seni hayatta üzen insanları hayatından sildiğin andır özgürlük.
 Artık bende yaşamak istiyorum hayatı,kimseyi umursamadan.Yaşamak istiyorum-o bana niye güldü-diye kafama takmadan.Özgürce ifade etmen istiyorum düşüncelerimi kimseyi de kırmadan.Ama insanoğlu bu hep dertli,mutsuz bir o kadar ruhsuz.

25 Mart 2015 Çarşamba

Kendime Not 1

Hayat ertelemeye gelmez.Hayat zamanı boşa harcamaya da gelmez.Ya hayatı dolu dolu yaşa ya da bir daha hiç kimse için kendini kırma.

14 Mart 2015 Cumartesi

İçimden Geldi,Yazdım.

  Hayatın en kötü zamanlarından biri de ayrılıktır.Sen  habersizsindir,gülersin,eğlenirsin ama zamanın senden alacağı o vakti bilemezsin .Oldum olası ayrılıkları sevmem.Kim sever ki.Hayat keşkelerle dolu öyle değil mi?O halde keşke keşkelerin daha az olduğu insanların ben yerine biz diyebildiği bir dünyada yaşayabilseydik ne de güzel olurdu.

25 Ocak 2015 Pazar

Sahile Vuran Ayrılık

Bir gece vakti oturalım yine seninle sahilde
Sohbet edelim gitar çalan gençlerle
Ateş yakalım gecenin ortasında
Korların etrafa yaydığı ışığı izleyelim karanlıkta

Dalgalansın deniz ayaklarımızın altında

Umursamayalım dünyayı
Bir tek sen ol yanımda
Ben hep  tekrarlarım aynı hatayı

Gökte ay yerde boylu boyunca uzanan kumsal

Sen gittin gideli soldu buralar
Yüreğim karanlığın ortasındaki kora döndü
Hayatımda hiçbir belirti kalmadı yaşamsal

Yine bir yaz akşamı

Terk ettin gittin beni hiç haberim olmadan
Deniz,gökyüzü,kumsal hatta ay
Yüreğim gibi şimdi siyah-beyaz

19 Ocak 2015 Pazartesi

Umut Güzel Şey?

Bazı insanların yüreği tam bir sır deposudur.Bu sırlar vakit buldukça yürekten çıkar ve dile dökülmeye başlar.
  Kaçmak istiyorum.Yeryüzünün hiç keşfedilmemiş herhangi bir yerine kaçmak istiyorum.Umutlarım tükendi.Hayallerim çoktan su üstünde yüzüyor.Gökyüzü ve bir de deniz,sanki denize vuran güneşin ışığı kalbime aydınlık veriyor.İnsanlara tahammül edemiyorum.Kaybolmak istiyorum.Bir tek hayalim bile gerçek olmuyorken,hayat yine vuruyor beni en derinden.Yitiriyorum umutlarımı yeniden birer birer.Başımı döndürüyor dünya döndükçe.Artık günlerin,haftaların,ayların yeri belirsiz.Yaşıyorum işte hayatı tepesine gözüne.Gökyüzüne bakıyorum,bulutlar umarsız.Güneş bulutların arasından görünüp görünmemeye kararsız.
  Yine de bir umut ışığı arıyorum,içimdeki zindanda.Kaçamıyorum,hiçbir çıkış izi ve hatta bir penceresi bile yok içimdeki zindanın.Hayat akıp gidiyor,saat çoktan on ikiyi geçiyor.Bir umudun bittiği yerde yeşermiyor ki başka bir umut.Nefes almak istiyorum.İçim dışarıdan daha kalabalık.Kökünden kurumuş bir çiçek gibiyim.Hiçbir baharın anlamı yok ki benim için.Çıkmaz bir sokaktan dönüp bakıyorum ardım kalabalık.
♫Dinle♫

15 Ocak 2015 Perşembe

Nazım Hikmet'ten

YAŞAMAK NE GÜZEL ŞEY 


Yaşamak ne güzel şey 
Anlayarak, bir usta, kitap gibi 
Bir sevda şarkısı gibi 
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak... 



Yaşamak birer birer ve hep beraber 
İpekli bir kumaş dokur gibi 
Hep bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi 
Nazım Hikmet Ran




    

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BÜYÜK ÜSTAT.


13 Ocak 2015 Salı

Papatya

Mutluluktur papatya sevmesini bilene
En mutsuz anında bile
Kokusu yeter papatyanın
Yüzündeki tebessüme

Güneşe benzetirim papatyayı ben
Soğuk kış aylarının bittiğinin habercisidir

Bir avuç mutluluktur papatya

Biraz da umut

Bazen hayal kırıklığıdır papatya

Aşıkları aldatır
Bazen de hiç ummadığın yerde
Aşıkları barıştırır.

9 Ocak 2015 Cuma

Bir Açıklaması Olmalı Yaşadıklarımın

Zaman nasıl bu kadar hızlı akıp gitti,anlamadım.Finallerim çok zorluyor beni.Vizedeki gibi rahat değilim tabi ki zaten o kötü vize sonuçlarından sonra nasıl rahat olabilirim ki.Bu sene kafama saksı düşmüş de beyin hücrelerimin bir kısmı ölmüş gibi hissediyorum.Ders çalışmaya iki gün önceden başlamama rağmen sınavlardan istediğim sonucu alamıyorum bir türlü.Arkadaşlarımla da aram pek iyi değil.Öyle herkesi takmamaya çalışıyorum artık.En azından elimden geldiği kadarıyla.Ben nerede hata yapıyorum,anlamıyorum.İnsanlara anlam veremiyorum.
 Bugün İngilizce sınavında resmen sayısal loto oynadım.Ölümüne salladım yani.Kendimi sanki 19 değil de 99 yaşındaymışım gibi hissediyorum.Yaşam enerjim söndü resmen.İlham perilerim de beni terk etti.Uzun zamandır şiir de yazamıyorum.
 Hani demiş ya Cemal Süreya 'Hayat kısa,kuşlar uçuyor'diye.Bence benim için söylemiş bu sözü.Gerçi ben onu hep 'hayat güzel,kuşlar uçuyor'diye söylüyordum bilmeden.Çünkü hayatım metro ve otobüste geçiyor.Hal böyle olunca insanlardan,yıkık şehirlerden kaçmak istediğim zaman gökyüzüne bakıyorum.Martılar uçuyor sürü halinde kırlangıçlar gösteri yapıyor sanki göçmek için veda ederken bize.Bir ben bakıyorum koca metroda onlara herkes bir işle meşgul ama onlar da tek bir insan izlese bile devam ediyorlar gösterilerine.İşte bu mutlu ediyor beni.
 İzmir'de iki yıl sonra tekrar kar yağdı.Keşke tutsaydı.Arkadaşlarımla kartopu oynardım o zaman.Yeni bir yıla girdik yeni umutlar,yeni beklentilerle.Umarım tüm dileğiniz gerçekleşir ve umarım her yılımız bir önceki yıla göre daha güzel olur.