Benim çekimimden İstanbul |
Yürüyorum... Yürüyorum akıl almaz bir sonsuzluğa uçsuz bucaksız rüzgarlara yürüyorum.Kayboluyorum eriyorum kendi kendime bir mum gibi.Arıyorum bir çocuğun kayıp hayallerini renksiz dünyada bir renk arıyorum.Arıyorum ama bulamıyorum...
22 Eylül 2015 Salı
İstanbul...
Haftalar önce geldim İstanbul'a...Bu ilk gelişim değildi, yine de heyecanlıydım İstanbul'un o eşsiz tarihi eserlerini tekrar göreceğim için.Sanki ilk kez görecek gibi heyecanlıydım Topkapı Sarayı'na giderken.Ve yine o günde yaşıyormuşum gibi hayal ederek gezdim Gülhane'yi, Sultanahmet'i, Dolmabahçe'yi...Simite gevrek dedim, çekirdeğe çiğdem.Anlamadılar yüzüme baktılar ben de onlara baktım 'nasıl yani gevreğin ve çiğdemin adını hiç duymadı mı bunlar? 'diye Üsküdar'dan Beşiktaş'a giden bir vapura bindim.Martılara simit attım.Özgürlüğü tattım biraz biraz da boşvermişliği.İstanbul...Ne kalabalık bir şehir.Bana göre bir yer değil.Yabancı diller geliyor kulağıma burası sanki benim ülkem değil.Üstüme üstüme geliyor insanlar boğuluyorum.Ama yine de seviyorum bu şehri.Çünkü içinde tarih var.Yabancı da gelmiyor tıpkı İzmir gibi bazı sokakları.Biraz da soğuk mu ne?Eylül ayında bile tüm pencereler açık uyunur İzmir'de İstanbul'a ise ağustosun ortasında geldi sonbahar sanki.Öyle alıştım ki bu şehre gitmek gelmiyor içimden.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder